Kanal İstanbul’un Söz Edilmeyen Mühendislik Boyutları
M. Necat Özgür
Ben lise öğrencisiyim. Bilim insanlarının yaptıkları araştırmaları ve açıklamaları gördüm, anladım. Kanal İstanbul projesinin çok tehlikeli bir proje olduğunu düşünüyorum. Bu projenin beraberinde bir sürü sorun getireceğine inanıyorum. Kanal İstanbul projesinin yapılmasını istemiyorum.
Merhaba. Ben sayın Cumhurbaşkanını yıllarca destekleyen birisiyim. Ancak beni bile bezdiren uygulamalardan artık çok sıkıldım. Her fırsatta, “biz milletimize sorarız, milletten emir alırız” diyen Cumhurbaşkanı, neden kimseye danışmadan, referandum yapmadan, “inatlarına yapacağız” üslubuyla bu işi yapıyor? İnadına yapılacak kadar basit bir iş mi bu? Sözün bittiği yerdeyiz.
21 yaşında genç bir bireyim. İstanbul’da doğup büyüdüm. Yıllardır yeşil alana hasret kaldım. Yeşil alan konusunda can çekişen bir şehre böylesi büyük bir kötülüğü yapmak gerçekten çok üzücü. 60 70 yaşıma geldiğimde durumu, İstanbul’un durumunu düşünmek bile istemiyorum. Şehrimizde bu kadar sorun varken rant uğruna, para uğruna yapılan bir proje.
Bir üniversite öğrencisi olarak, Kanal İstanbul’un yapılmasına sonuna kadar her alanda karşıyım ve karşı olmaya devam edeceğim. Yaşam standartlarımız her geçen gün düşüyor, millet evine et bile götüremez hale gelmiş, gençler umutsuzluk içinde, asgari ücretin bile altında bir ücrete çalışıyorken, 3-5 yancı şirketin cepleri dolacak diye yapılan bu soygun projesi, vatana ve millete ihanettir, ülkenin geleceğini yabancılara peşkeş çekmektir. Bu beton kanalı size YAPTIRMAYACAĞIZ!
Üniversite öğrencileri mezun olurken borç ile mezun oluyor. İş bulacağımızın garantisi olmadan bu borcu alıp okuyoruz, sonra işsiz kalınca işsiz, parasız kalmamız bizim niteliksizliğimizden kaynaklanıyor deniyor ve her geçen gün her şeye zam geliyor. Aldığımız hava her geçen gün kirleniyor bizler de kirli çıkarlar uğruna kirletiliyoruz. Kanal İstanbul bana göre (düşünce ve ifade özgürlüğüm ile bu cümleyi kurmakta bir sakınca görmüyorum) kirli çıkarlar, kirli amaçlar uğruna yapılmış bir projedir. Kanal İstanbul yerine okuyamayan çocukları okutun, ülkemizin tarım işçilerine destek verin. Ülkemizin selameti için bir şeyler yapın. Kanal İstanbul yapılırken halka sorulmadığı gibi, gelecekte başımıza gelen felaketler de bize sorulmadan gerçekleşecek gibi görünüyor. Şunu unutmayın ki geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez. Osmanlı imparatorluğunun çöküş döneminde olduğu gibi kimse hâlimizi görmek istemiyor. Bazı kesimlere göre çok iyiyiz, mükemmeliz ve hiç bir sorunumuz yok. Bizim istikbalimiz yalnızca öz eleştiri yapıp eksikliklerimizi, sorunlarımızı görünce ve bu sorunlar için fikri hür, irfanı hür bir şekilde çözüm aradığımız zaman düzelecektir. Benim naçizane fikrim bu. Belki yanlıştır, belki değildir ama hayatımda ilk kez bir yerde, yani bu sitede düşüncemi paylaşmak istedim. Paylaştığım için aynı zamanda korkuyorum başıma bir şey gelir diye ama cesaret edip paylaşmak istedim. Ayrıca ben bir üniversite öğrencisi olarak bizlere destek olduğunuz için çok teşekkür ederim. 2 yıldır yapmakta olduğunuz burs desteğini hiçbir geri ödemesi olmadan ihtiyacı olan bizlere verdiğiniz için, İstanbul vatandaşları için devamlı bir şeyler üretip sorunlarımızı dinlediğiniz için, bizi düşündüğünüz için teşekkür ederim.
Dün üniversite sınavına giren gençlerden bir tanesiyim. Iş bulamayacağım kaygısıyla, üniversiteye bile gitme korkusuyla yaşıyorken, biz gibi gençler işsizliğe çare arıyorken, ülkemizin böyle bir saçma yatırım yapmasını istemiyor; fabrikalar ve iş sahaları kurulsun istiyoruz. Desteğin işçilere ve öğrencilere olmasını istiyor, böyle saçma projeler istemiyoruz…
Kendi rant hevesleri ve birtakım hırsları yüzünden güzel şehrimizi, İstanbul’umuzu katledecekler. Türk vatandaşı olarak hep beraber buna karşı çıkmalıyız. Bu projenin zarar üstüne zarar olduğu apaçık ortadayken susmayalım!
İstanbul üzerinde öncelikle söz hakkı İstanbullularındır. İstanbul halkı bu kanalı istemiyor. Biz bu bilim dışı; doğa düşmanı; bir kenti içinde yaşayanlarıyla, su kaynaklarıyla, tarım alanlarının tamamıyla yok sayan bu Marmara’nın ölüm fermanı projesini istemiyoruz. Halkın iradesi esastır ve biz hayır diyoruz. Temmuz ayında kendini gösterecek kavurucu sıcaklar da akıl, irfan sahiplerinin ne kadar haklı olduğunu ve her bir damla suyun önemini bir kez daha kanıtlayacak. Doğayla inat olmaz. İnatlaşırsanız Gölcük depreminin de kanıtladığı gibi gün gelir ondan çaldığınız alanı, üzerindeki canlarla birlikte söküp alır. İstanbul bugün dahi nefes alamaz yoğunlukta. Biz adına kanal denen doğaya düşmanı o projeyi de, gelecek ek nüfusu da, şu saatten sonra İstanbul’un zaten geriye çok azı kalmış doğasının bir milim dahi olsa tahribini de istemiyoruz.
İstanbul’un sonunu getirecek, 5-10 arazi spekülatörü kişiyi zengin bir edip tüm ülkenin incisi İstanbul’u yok edecek bu katliam projesine HAYIR!
Türkiye kuraklık tehlikesi içindeyken, nasıl olur da 2 adet barajı Kanal İstanbul projesi için yok edebiliriz; aklım almıyor.
Kanal İstanbul denilen ‘ucube’ projenin, bu şehrin kültürel, ekonomik ve tarihsel konularında yapacağı ve asla geri döndürülemez tahribatlarından dolayı karşıyım. Ayrıca ülke yönetimde olup bu halkın haklarını savunması gerekenlerin ‘paraları söke söke uluslararası tahkim mahkemeleri yoluyla sizden alırlar’ demesi bile bu projenin bu ülkenin geleceğine ne kadar zararlı olduğunu ortaya koymaktadır. Mesele asla bu şehrin kalkınması değil, tamamen sermayenin -İstanbul özelinde- bir ülkeyi sömürmesidir.
15 yaşında bir öğrenciyim. Bu yaşımda, bu projenin bir saçmalıktan ibaret olduğunu görebiliyorum. Umarım yetkili kişiler, en kısa sürede bu inatlarından vazgeçerler. Ya kanal, ya İstanbul…
Cumhurbaşkanı, her zaman olduğu gibi bilimin doğrularını görmezden gelerek, göz göre göre İstanbul’umuzu felakete sürüklemek istiyor. Ben 20 yaşında bir üniversite öğrencisi ve en önemlisi bir vatandaş olarak bu zihniyetin karşısında duracağım. Büyüdüğüm, yaşadığım ve ileride çocuklarımla beraber yaşayacağım bu güzel şehrin, onların pis elleriyle mahvolmasına izin vermeyeceğim.
Doğal güzelliklerimize beton dökecekler ve bunun için milyarlarca para ödenecek. Bu paraları öğrencilere olsun asgari ücretli olsun yoksullar olsun borçlarını silip belki bazılarının karınları doyurabilirlerdi.15 yaşındayım ama benden neredeyse 60 yıl fazla yaşamış ve zamanında böyle şeyleri eleştiren kişiler şimdi sadece ihtişam ve gösteriş adına doğal alanları yok edecek. Ekrem Başkanım “her şey güzel olacak” deseniz de hep yolunuza taş koydular. Ben inanıyorum ki böyle bir şeye asla izin vermeyeceksiniz. Fazla bir etki yaratamasam da her zaman arkanızda duracağım. Ayriyeten de başka insanların fikirlerini önemsemenizden dolayı sizlere çok teşekkür ederim. Dilerim ki 2023’ün Cumhurbaşkanı siz olacaksınız. Buna yürekten inanıyorum. Ve işte o gün Her şey çok güzel Olacak!
Bir Ak Partili olarak Kanal İstanbul’a karşıyım ve Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yanındayım. Ranta hayır!
İstanbul’da yaşamıyorum, ancak ülkenin durumunun daha da kötüye gitmemesi için bu kanal projesine karşıyım. Elinizden gelenin daha iyisini de yapabilmeniz umuduyla. Sizden ricam, bizim gücümüz yetmiyor (halkın gücü azaltıldı). Belki sizinki yeter diye yazmak istedim, Bu kanal projesini engelleyin.
Çok yorulduk. Biz halk, önümüzü göremezken, yarın yiyecek ekmeğimizin derdine düşmüşken, hala tutturulmuş bir kanal, köprü, yol. Deprem riskleri, kuraklık? Onca deprem vergisi vermemize rağmen ne destek gördük? Bu sefer kendi ölüm fermanımıza imza atmayacağız. Karşıyız.
Kanal İstanbul’un 65 milyar dolara mal olacağı hesaplanıyor. Bu projenin finansmanı için %3 gibi düşük bir faizle kredi bulunduğu ve 20 yılda sistemin amorti edileceği düşünülürse faizle beraber takriben 100 milyar dolar veya yılda 5 milyar dolar gelir getiren bir proje olması gerekir. Gemi geçişi için koyacağınız ücret kısıtlıdır çünkü gemilerin Boğazdan ücret ödemeden geçme opsiyonu var. Gemilerin bir günlük sürstarya bedeli olan ve büyüklü küçüklü gemi sürstaryası ortalaması olan 5 bin dolar ücret baz alınırsa projenin finansmanı için yılda 5 milyar dolar/5 bin dolar = yılda 1 milyon geminin geçmesi gerekir. Biliyoruz ki Boğazlardan geçen gemi sayısı yılda 45 bin civarındadır ve bu sayı azalmaktadır. Her gemiyi de kanaldan geçmeye zorlayamayacağınıza göre bu projenin finansmanı mümkün değildir. Kanaldan yılda 20 bin gemi geçse elde edilecek gelir 100 milyon dolar olur ki bu rakam gerekli olan 5 milyar doların sadece %2 si olur.
Doğma büyüme İstanbul’da yaşıyorum. 3 yıllık üniversite mezunuyum, özel sektör ve borç mağduruyum. Ailemle sağlık ihtiyaçlarımızı bile rahat karşılayamadığımız bir gelire sahibiz. İşsizim borçlarım var. Keza işim olsa da 12 saat çalıştıran ve asgari ücret ödeyen kontrolsüz bir özel sektör var… Ben halkım! Görülmesi gereken problemler var.
“İstanbul Boğazı üzerindeki gemi trafiğini ve kaza riskini azaltmak” olarak açıklanan bu projeye karşıyım! İstanbul projesi olarak gösterilen bu proje Türkiye halkına etkisi faydası ne olacaktır? Yıllık İstanbul boğazı gemi kazalarına baktığımızda 2020 yılında 23 kaza 2019 yılında 40 küsur kaza… Büyük düşünelim; ülkemizin problemleri kocaman bir pasta olsa, pastanın %00,01’lik problemi bile sayılmaz boğazın trafiği… İstanbul’un bir çok şeye ihtiyacı var mesela şehir planlaması, nüfus yerleşimi, yetmeyen hastaneleri. Ülkemizin onlarca sorunu varken halkın cebinden çıkan paralar halkın çoğunluğunun dışında bir probleme nasıl harcanabiliyor?
Bu projenin arka planında halka açıklanmayan neler var ?
İstanbul’un deprem riskini artıracak ve başka bir çok soruna yol açacak bu projenin sırf rant uğruna hayata geçirilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Kesinlikle yapılmasını istemiyorum.
Kullanmadığımız köprüler için geçiş ücreti ödemek istemiyorum. İstanbul’da daha fazla beton ve inşaat görmek istemiyorum. Nefes almak istiyorum
Sayfada okuduğum bilgiler, ülkeme ve tüm yeryüzündeki canlılara, havaya, toprağa ve suya zarar vereceğinden kanal istanbul un yapılmasına karşıyım. Bu bütçeyi Gelecek nesillere daha güzel bir çevre bırakmak için harcamalıyız.
Kanal istemiyorum! İstihdam istiyorum. Açlık sınırının altında olmaktan kurtulmak istiyorum! Başka bir şehirde ikamet ediyorken ve ay sonunu nasıl getireceğimizi kara kara düşünürken, İstanbul’a milyar dolarların harcanmasını kabullenemiyorum. Hiç mi vatandaşınızı sevmezsiniz?
4 yıldır İstanbul’da yaşıyorum ve son 6 aydır markete alışveriş için her gittiğimde market önünde yârdim isteyen insanlara denk geliyorum. İstisnasız her alışveriş için. Kanal İstanbul’un yardıma muhtaç olanlara nasıl bir faydası olacak? Bizlere daha ucuz gıda mi getirecek? Memleketin şu an gerçek derdi yapay bir kanal mı? Asla ve asla desteklemiyoruz.
Kanal İstanbul’u İstanbul Boğazı’ndan geçen petrol veya tehlikeli hammadde taşıyan gemilerden koruyacaklarsa, neden Kanal İstanbul’un etrafına şehir yapmayı planlıyorlar?
Ayrıca boğazdan 300 metrelik geçiyor, Kanal İstanbul’dan en fazla 270 veya 290 metre gemi geçebilecek?
Madem hazinemizde bu kadar para var neden kentsel dönüşüm hızlandırılmıyor?
2 yıldır işsizim ve 1 lira devletten destek almadım maalesef.
Bugün seneler sonra duyulacak pişmanlığın temeli atılmıştır. Bulunduğumuz bu süreçte yapılacak daha verimli yatırımlar varken bu proje israftır!
Kanalın karşı tarafına geçmek için inşa edilecek olan köprülerden illaki geçiş ücreti alacaklar. Her gün oraya geçmesi gereken insanlar ne yapacaklar?
Kanal İstanbul’un yapılmasını istemiyorum…. Çevrenin ve insanların katledilmesi anlamına gelir Kanal İstanbul…
Kanal İstanbul projesi, Marmara Denizi ‘ nin daha çok kirlenmesine, yapılacak yeni yerleşim alanları ile yeşilin yok olmasına sebep olacaktır. Bu nedenle yapılmasını doğru bulmuyorum.
Ülkemizin doğal ekolojik sistemini bozmamalıyız. Marmara Denizi ve çevresi daha fazla bozulmamalı aksine korunmalıdır.
İstanbul’u yok etmek için,
İstanbullunun suyuna, havasına, geleceğine kast etmekten başka bir şey değil! Sadece kentim adına değil, bu coğrafyada bulunan tüm yaşam formlarının geleceği adına karşıyım!
Karşıyım çünkü ben eve ekmek götüremiyorum iş yok güç yok devlet bu zor günlerde vatandaşa yardım edeceğine bu tarz projelere para harcamamalı
Bir inat uğruna, İstanbul’u daha da mahvedecekler. Tıpkı Türkiye’yi mahvettikleri gibi. Yüce Allah’ım, 20 senedir bizi sınadınız ama çok ağır sınadınız, bize bu canı da veren sensin, sabrı da.
Bütün bilim adamlarının karşı olduğu Kanal İstanbul’a ben de karşıyım. Zaten kalabalık olan İstanbul daha da kalabalık olacak. Şehir bunu kaldıramaz.
Kanal İstanbul yapılmasın Asya ve Avrupa yakasındaki insanlar susuz kalabilir ve deprem riskini arttırabilir.
Kanal İstanbul projesi, Karadeniz kirliliğin Marmara’ya akması ve ardından yıllar sonra Ege’ye kadar uzanması.
Asıl önemli olan; herhangi bir olası kara harbinde Trakya’nın yabancı kuvvetlere terki olacak. Altı adet köprünün yabancı bir taarruzda bombalanması herhalde yeterli olur. Trakya’nın lojistik desteği biter. Hiç mi akıllarına gelmiyor bu insanların.
İstanbul’a ihanet ettik diyen cumhurbaşkanının İstanbul’a ihanet etmeye devam etmesini istemiyorum. Kanal açmak nasıl İstanbul’un önceliği olabilir deprem çarpık kentleşme nüfus artışı gibi konular varken! Aklım almıyor buraya bu kadar parayı gömecek kadar zengin miyiz? İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na güveniyorum, oturduğum ilçeye daha metro gelmemişken İstanbul’u ikiye ayırıp bana hizmet ettiğini söyleyen bu iğrenç zihniyetten bıktım usandım. Üniversite son sınıf öğrenciyim geleceğimi çaldıkları yetti, gelecek nesillere güzel İstanbul bırakmak istiyorum. Bilmiyorum oylama yapıp halka mı sorarsınız, yoksa tüm yetkinizle karşı mı koyarsınız ama bir şeyler yapın durdurun şunları, Erzurum’daki 70 yaşındaki teyzelerin bile haberi var Kanal İstanbul denen ucube fikirden “Anadolu’ya yatırım yapın fabrika kurun geçler işsiz” diyorlar her sokak röportajında. Doğma büyüme İstanbullu bir ailenin çocuğu olarak buraya aidiyet hissediyorum. İstanbul’a daha fazla ihanet etmesinler artık!
Merhaba, Bursalı olarak Kanal İstanbul’a hayır diyoruz. Yapay kanal demek felaket demek. Biz işsizler için iş bulunup iş sahaları açılsın harcanacak o parayla. Hatta bütçeye dokunulmasın bile. Herkesin hakkı var onda.
Kanal İstanbul ucubesi ile depremin büyüklüğü artacak, tatlı su kaynaklarımız, tarım alanlarımız, ormanlarımız yok olacak, eko sistem bozulacak. Bu ucube kanalı yapmak için harcanan para ile fabrikalar yapılarak istihdam yaratılabilinir, okullar yapılarak öğrencilerin sıkışık ders yapması önlenebilinir. Kaldı ki o kanal Marmara ile Karadeniz’in ekolojisini bozacaktır.
Ben Bir lise öğrencisiyim. Bu betona harcanacak para yerine eğitimime yön verilmeli. Önümdeki engeller kaldırılmalı. Çoğu öğrenci internet problemi yaşıyor. Bir beton yapmak yerine altyapı düzeltilmeli. Dış ülkeler fiber internet kullanıyor da benim neyim eksik. Bu betonun bana ve gençlere hiçbir faydası olmayacak. Ama altyapıya birçok gencin ihtiyacı var.
Doğma büyüme bir İstanbullu olarak bu projeye kesinlikle karşıyım. Görüşüm bu projeye harcanacak bedelin olası depreme karşı binaların güçlendirilmesi için harcanmalıdır.
Uzun süredir bilim adamlarının tüm ikazlarına rağmen bir inat ve rant projesine hayır diyorum. Deprem riski, tarım alanlarının yok edilmesi, yeraltı sularının yok olması ve İstanbul’un susuz kalma riski. Çanakkale ve İstanbul boğazları gibi daha emniyetli doğal su kanalları varken, hiçbir ticaret gemisi bu kanaldan para ödeyip geçmez. Artı yolu uzattığından zaman kaybı olur. Bunu yapacak kaynağınız varsa, işsizlere iş alanları oluşturun, yaklaşan deprem için binaları güçlendirin. Bıktık saçmalıklarınızdan. Gidin artık, bir düşün milletin yakasından.
Sadece kanal yapılsa, etrafına yerleşim yeri yapılması bile, can çekişen Marmara’yı öldürecek, hafriyattan çıkan topraklar döküldükleri yeri bozacak, kullanılacak beton için kim bilir hangi topraklar ziyan edilecek, topraklar ve doğa kaybedilecek? Zaten 16 milyon olan İstanbul’dan tersine göç için proje yapacağınıza, nüfusu daha da artıran, çeşmeden akacak suya hasret, suyu şişede parayla alabilen, mahkum bir İstanbullu yaratmaya çalışıyorsunuz. Dokunmayın su kaynaklarına, dokunmayın topraklara, oralarda tarımı geliştirin, daha çok ağaç dikin, küresel ısınmayı engellemeye bir katkınız olsun. Daha çok bina yaparak doğanın içine etmeyin. Bu kötülük nedendir? Kendini beğenmiş, her şeyi ben bilirimlik ile Osmanlıyı kapitülasyonlara bağlayan padişahlardan daha beceriksiz, daha yıkıcısınız.
Doğal dünyayı bozan bütün yapılara dur denmeli. Kanala, betona harcanan bütçenin 100’de biri ile İstanbul boğazından geçişleri moderne edecek sistemi kurabilir ve tabiatı koruyabilirsiniz. Rantınız için tabiatı katletmeyin.
İstanbul bir avuç azınlığın tekelinde bir şehir değil. Eğer bu kadar kararlılarsa sandığı getirsinler tüm İstanbul veya tüm Türkiye olarak oylayalım.
Kanal İstanbul denince ilk haritada gözüme çarpan şey Beşiktaş, Sarıyer, Bakırköy gibi İstanbul’un önemli ilçelerinin bir adaya dönüşüyor olması idi. Bunun yanında büyük bir deprem esnasında serbest kalacak olan bu ana kara ada parçacığı nasıl davranış gösterir bilinmez. Arabaya binip İstanbul’un batısına gitmeye başlayıp özellikle Bahçeşehir’i geçince oradaki muhteşem doğa ile iklim anında değişir. Kişinin ruh hali de değişir pozitife döner. Bu ruhsal keyifleri de kaybetmek istemiyorum. İşin ruhsal tarafıyla ilgilenince bile yapılmaması gerektiği ortaya çıkıyor. Bu ülke yeterince beton ve asfalt tüketti. Bizim betona değil daha fazla doğaya ihtiyacımız var.
Bu Türkiye nin her karış toprağı ninelerimizin, dedelerimizin kanlarıyla kazanıldı. Yandaş şirketlerce katledilen her parça toprak, ağaç, parti gözetmeksizin vergilerini verdiğimiz, yaşadığımız ülkemizindir. Vatan sevgisi taşıyan her vatandaşımız bu projeye karsı çıkmalıdır. Katar vatandaşlarına satılan arsalar bizlerindir. Vergilerimiz doğayı korumak için harcanmalıdır!!!
Bir boğaza sahipken ikinci bir boğaz bahanesi ile bu cihandaki en güzel en kıymetli şehir İstanbul’a zarar vermeye lüzum yoktur. İstanbul’a vurulacak bir yumruk, Türkiye’ye vurulacak bir yumruk demektir. Deprem için hazırlık ve önlem yani kentsel dönüşüm İstanbul’un önceliğidir.
Ben bu Katar’a rant için yapılan projeyi istemiyorum ve hayır diyorum.
Kanal İstanbul’a karşıyım, çünkü İstanbul’un yok oluşu demek.
Kat-i Suretle bu doğa katliamını reddediyoruz . Dünyanın en mükemmel şehrini rant uğruna katletmenize izin vermeyeceğiz. Gereksiz bir projeye harcayacağız maddi-manevi zamanı İstanbul’un deprem önceliği varken, istihdamı sağlamak varken, tarım üzerine üretim yapılabilecek araziler varken, İstanbul’un-Türkiye’nin yararına daha güzel şeyler yapmak varken, “inadına yapılacak” demek nedir Allah Aşkına? Lütfen… ayrıca halen körü körüne destek veren ne olduğunu bile araştırmadan, sorgulamadan bir kişinin lafına bakıp “bu doğrudur” diyen, sırf kendisi için, kendi cebi için bunlara sessiz kalan herkese ne kendi hakkım ne de çocuklarımın hakkını helal etmiyorum, etmiyorum, etmiyorum. Hiçbir şekilde bu projeyi desteklemiyor ve istemiyoruz. Biz ülkemizi seviyoruz. Ülkesini seven, ülkesine ve insanlarına değer veren, dinleyen, saygı gösteren her insan evladına da biz değer veririz. Saygılarımla…
Kanal İstanbul sadece İstanbullu vatandaşlara değil tüm Türkiye’ye maddi manevi zararlar verecek. Doğaya vereceğimiz geri dönüşşüz zararı kendi cebimizden ağır vergiler ile ödemeyelim. Sadece maddi zararlar ile ödeyebileceğimiz bir yük değil. Bir çok tarım alanı yaşam yerleri doğal yaşam alanları yok olacak.
Maliyeti itibari ile Türkiye’nin sırtına kambur olacak bu proje hem sosyal hayatı hem de ekonomik hayatı büyük ölçüde olumsuz etkileyecektir. Ayrıca İstanbul ve Trakya halkının yaşam kalitesini düşürecek olan ve rant uğruna milyonlarca insana sıkıntı verecek olan bu projenin yerine Atatürk gençliğine daha yararlı şeyler yapılabilirdi.
Tek önemli şey para, erkenden tüm işleri halledip ceplerine girecek olan parayı hesaplayanlara fırsat vermeyeceğiz. Rant’a müsaade etmeyeceğiz. Kanala yatırım yapılacağına, İstanbul depremine hazırlık yapılmasın. Gereksiz gündem meşgul edilmesin.
İktidarın İstanbul’a Kanal projesi yalnız İstanbul, Trakya ve Marmara’ya büyük çevresel zararlar vermekle kalmayacak son yıllarda iyice yoksullaştırılan ülkemizin de yıllarca sürecek geçiş garanti ödemeleri nedeniyle onlarca milyar dolar ödemesine neden olarak ekonomik bir çöküşe neden olacaktır.
Süveyş kanalı gibi işlevsel olsa yapılmasını desteklerdik ancak hali hazırda hemen dibinde bir boğaz varken buraya bir kanal yapılması saçmalıktır.
Kanal İstanbul cinayet projesidir, milyonlarca insanı su kriziyle karşı karşıya bırakacaktır. İstanbul’da başka binlerce sorun varken, insanları kötü etkileyecek bir şeyi planlıyorlar. Ekrem Bey’e inanıyorum çünkü bizim için ne kadar çok çalıştığı, çaba harcadığı çok açık. Türk olmamama rağmen Türkçeyi öğrendim çünkü Türkiye’yi kendi memleketim gibi seviyorum. İyi bir yönetim olursa her şeyin düzeleceğine inanıyorum, ve Ekrem başkanımıza güvenim var.
Bu projeyi kesinlikle durdurmalı..
Kanal İstanbul denen beton kanal, kesinlikle Türkiye’mizin menfaatine olmayıp, bilimden zerre kadar nasibini almamış, ucube bir rant ve İstanbul’u çölleştirme projesidir. Dünyanın gözbebeği güzel İstanbul’u adeta Ortadoğu coğrafyasına çekecek, su kaynaklarını yok ederek İstanbul’u susuz bırakacak, çevreye, geri dönüşü imkansız zararlar verecek, Zaten kalabalık olan şehir nüfusunu 20 milyona çıkaracak ve evlatlarımızın geleceğini yok edecek bir cehennem taslağıdır. Kesinlikle karşıyım.
Vicdan denen varlık buna müsaade etmez. Güzelim şehri 3 parça edecekler. Nasıl kıydınız bu şehre?
Ekonomik kaynakların israfı, çevre ve doğaya ihanetin yinelenmesi, ülkemizin borç yükünün artması, yapılması gereken işlere kaynak ayırılamaması sonuçlarını doğuracak, İstanbul halkına referandum yoluyla sorulsa büyük çoğunlukla HAYIR yanıtının çıkacağını kestirmenin zor olmadığı bu, gerçekten ÇILGIN, projenin hayata GEÇİRİLMEMESİNDE isabet olacağını düşünüyorum
Bir inat uğruna yok oluyor canım İstanbul’um.
Şimdiye kadar İBB, AKP’nin elindeydi, Şimdiye kadar neden Kanal İstanbul’u yapmamışlar? Ben yapabileceklerini de sanmıyorum. Her şey göstermelik.
Mesajınız: Kanal İstanbul’un yapılmasına karşıyım. Yaşam düzenini bozacaktır.
Ya paramız olsa, çok fazla cari fazla versek, belki can sıkıntısından yapmayı düşünelim de, abi bu ekonomi ile bunu konuşmak bile saçma geliyor…
15 yıldır sürüp giden bir meseledir bu. Eğer yapsalardı şu ana kadar yapmışlardı. Ayrıca
bu halkı seven bir iktidar olsaydı bizi bu hal getirip ”Talan ” İstanbul adı altında gümüş tepside vergi getiriyorlar. #Katarİstanbulakarşıyız
İstanbul’u kaosa götürebilecek, canlıların yok olmasına sebep olabilecek bu “çılgın proje”ye doğasını ve bu cennet vatanını seven her bireyin buna karşı çıkması gerekir. Bu projenin yapımını oldu bittiye getirmek niye?
Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet projesi. Yapımında emeği geçen herkesin adil bir yargıda yargılanacağı günleri görmek dileğiyle…
Kanal İstanbul’a tamamen karşıyım.
İktidarın kendi rant bekası için gerçekleştirmek istediği ve halk desteği olmayan dayatma ve yıkım projesidir. Vergilerimizi veya garanti verilerek geleceğimizi ipotek altına alarak İstanbul’u yok etme projesidir. İstanbul ve Türkiye için yok edilme projesidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na, Kanal İstanbul’a HAYIR için desteğim tamdır.
Kanal İstanbul’a hayır! istemiyoruz. Geleceğimiz, çocuk ve torunlarımız için hayır!
Rant dışında hiç bir yararı olmağı bilimsel olarak defalarca kanıtlanan bu dangalakça proje, niyet edenlerin altında kalacağı bir proje olacaktır.
Kesinlikle yapılmaması taraftarıyım. Olası deprem riskini tetikleyeceği konusunda endişem büyük. Ayrıca bu yapılan projenin bedeli, daha önce yapılmış olan projeler (köprü, otoyol, hastane) gibi bizden, yani halktan alınacak. Trafik zaten çileyken işkenceye dönüşecek! Suyumuz, havamız değişecek. Bunun kimseye faydası yok. Onlar da biliyor..
Ben bir İstanbullu olarak kesinlikle kanal İstanbul’a karşıyım çünkü daha önce “biz İstanbul’a ihanet ettik” diyenler hala ihanet etmeye devam ediyorlar. İstanbul’u tamamen beton haline getirdiler; rant uğruna, yazık günah. Tamamen insanlar oksijensiz kalacak. Yaşanılmaz hale gelecek. Madem bu kadar para var kentsel dönüşümde kullansınlar. Yüzbinlerce dönüşmesi gereken bina var. Bir an önce vazgeçsinler. Millet 2800 lira maaşla geçinmeye çalışıyor. İstanbul gibi bir yerde -ki kira sadece 2000 en kötü- geriye fatura ödeyecek parası kalmıyor. Peki kim kazanacak burada: rant peşinde koşan. Biz oradan geçmeyeceğiz. Ama vergisini ödeyeceğiz. Helal etmiyorum.
Karşıyım. BETON KANAL ve bu habis kafa ile yapılan, halkımı somayı amaçlamış, ülke sermayesini belli bir zümrenin kasasına toplayıp, kartelleşme yolu ile bir ulusu kendilerine mahkum etmeyi amaçlayan, bu soygun düzeninin savunuculuğunu yapmayı halkının yanında durmaya tercih edenlere karşıyım. YA KANAL, YA İSTANBUL duruşunda tarafımı istanbul’dan yana kullanıyorum.
Ülkemiz işsizlik sorunu ile mücadele ederken kanal yapmak çok abestir ve İstanbul’un doğal güzelliklerini mahvetmekle kalmayıp yaşayan doğal canlı hayatı da bu proje yüzünden kaybedeceğiz. Kanala hayır.
Kanal İstanbul projesi İstanbul’a karşı açılmış bir savaştır. Şehri ortadan ikiye bölmek, projeyi yabancı bir ülkeye satıp daha sonra hak iddia etmek mümkün olmayacaktır. En az iki nesil boyunca yabancı ülkeye borç ödemektir. Gemiler de tam kapasite çalışmayı versinler bir zahmet. Daha öncelikli binlerce sorunumuz varken bu proje binlerce soruna daha yol açacaktır. İstanbul’un en öncelikli konuları: Doğa, daha fazla yapılaşmayı durdurma, deprem vergileri ile depreme hazırlık, fazla nüfusu, sanayileşmeyi azaltma ve ülke geneline yaymaktır.
Çılgın proje olarak tanıtılan ve ateşli AKP taraftarları dışında pek desteği olmayan bu konunun aslında bir seçim çalışması olduğunu düşünüyorum. Doğaya ve onun ayrılmaz parçası olan insanlığa vereceği zararları titiz bir çalışmayla ortaya koyduğunuz için teşekkür ederim. Bunun dışında jeopolitik olarak Türkiye’nin önemini tartışmaya açacağı gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir. Bilinçli ve vatansever her yurttaşın bu konu üzerinde düşünmesi gerekli. Projenin hem yapım süresi hem de mali açmazları nedeniyle yapılabileceğini düşünmüyorum. İstanbul’un öncelikle deprem, kentsel dönüşüm, trafik, yoksulluk ve Marmara gibi bir sorunları varken bence bu çapta bir projenin öne çıkarılması tamamen siyasidir, akıl ve öngörüden uzak bir bakışın ürünüdür.
Kanal İstanbul projesi en başta şeffaf bir bilim kurulu tarafından desteklenmediğinden, bu projeye karşı çıkan ve karşı çıkarken bilimsel argüman sunan muhalefet ve İBB’ye karşı bilimsel bir argüman sunulup oturulup tartışılmadığından, akıl birliği ile değil keyfiyetle yapılan bir proje olduğundan bundan önce olduğu gibi İstanbul’a ihanet edecekler. İnat için yapmayın. Bizlerin geleceği için yapmayın. Oturun konuşun olacak bir şey ise yine yapın ama inatla yapmayın bilimle yapın.
Yandaşları doyurmanız lazım o yüzden kanal yapılıp yandaşlara bir sürü ihale verilmesi lazım. Gerçi 1500 kanal da yapılsa doymazlar diye düşünüyorum. Ha bir de halkta çok para kalmadı. O da sıkıntı olabilir.
Ben özellikle bu şehirde toplamda tüm Türkiye’de bulunan deprem riskine karşı önlemler alınmasını bekliyorken, o barajı yok edecek, yeraltı sularını yok edecek, Terkos’u tehlikeye sokacak, onlarca tarım arazinin yok olmasına neden olacak, israf üstüne israf edilecek. Geçiş garantilerine bir yenisinin daha eklenmesini istemiyorum. Bu kadar inadın tapu sahibine evinin ödemesiz olarak teslim edilmesine gösterilmesini istiyorum. Kanal İstanbul denilen şeye değil. Saygılarımla
Ekonomik zorluklar yaşadığımız bu zorlu dönemde yarardan çok zarar getirecek olan Kanal İstanbul projesinin bir inat uğruna hayata geçirilmesine sonuna kadar karşıyım.
Madem derdimiz güvenli ve hızlı taşımacılık, aynı zamanda çevreci ileri görüşlü bir başka çözüm yolu var. Milyarlarca lira yatırım diye çöpe atılacağına Karadeniz’den Ege Denizi’ne, daha sonraki yıllarda elektrikli yük treni hattına dönüştürülecek bir demiryolu hattı yapılır. Her iki deniz kıyısına da gümrük, limanlar kurulur çok daha mantıklıdır. Marmara Denizi’ne hem yük gemileri girmemiş olur.
Kanal İstanbul buram buram rant kokan bir projedir… Sırf bu projenin zorunlu yapılması gerekiyormuş gibi müsilaj probleminin doğmasını, yıllarca Marmara Denizi’nin sabotaj edilmesine bağlıyorum… Son sözü halk söylesin..
İstanbul’un bu kadar derdi ve bu ülkenin insanlarının yardıma muhtaç olduğu bir zamanda (yararlı bile olsa), tabii ki bir yararı olacağını zannetmiyorum, ancak Katarlılara olan borçlarından dolayı yapılan bir iş bu.
Kanal İstanbul denilen rant alanını istemiyorum. Milletin sıkıntılarını gidersinler o bütçe ile. Yüklenici firmaya yıllık o kadar ücreti temin etmek istemiyorum. Doğayı katletmelerini istemiyorum. Siyasi çıkarları için ülkeyi bir bataklığa sürmelerini istemiyorum. Söz konusu sadece İstanbul değil, tüm Türkiye bu sıkıntıyı çekecek. Verdiğimiz vergiler 3 tane firmaya gidecek. Devletime verdiğim verginin beton yığınına aktarılmasını istemiyorum.
İstanbul’da yaşamıyorum ancak bu kanala verilecek onlarca para ülkemiz ve geleceğimiz için daha sağlam yerlere yatırılabilir. Bu yüzden asla bu kanalın yapımını desteklemiyorum.
Kanal İstanbul ile, İstanbul’un nüfusu 40 milyon mu olsun isteniyor? Kainatın en büyük havaalanı illa bizde olacaksa Ankara veya başka bir ilde olamaz mıydı? Bu şekilde Atatürk Havaalanı da hala aktif olamaz mıydı? İstanbul’da istediğim kadar güvenli yapıda oturayım, araç kullanırken başıma gelirse deprem, bir ara sokakta kalacağım. Bunun sorumlusu kim olacak?
Türkiye birden büyüktür. Kanal İstanbul, İstanbul’un ve belki de etkileriyle Türkiye’nin coğrafyasına olumsuz etki yapacak, deprem riskini arttıran, savunma stratejisini olumsuz etkileyecek, tatlı su kaynaklarının bir kısmini yok ederken artan nüfusun etkisiyle mevcut tatlı su kaynağının yetmeme olasılığını arttıracak, Toprağa sızabilecek tuzlu su nedeniyle tarım alanlarını yok edebilecek, Her gün yapılacak patlatmalarla şiddetli sarsıntı ve gurultu yaratacak. Bu da yıllarca sürerek büyük rahatsızlık verecek, Marmara’yı tamamen öldürerek sürekli çürük yumurta gibi kokmasına neden olacak, Her yönüyle İstanbul’a büyük zararlar verip yaşanmaz hale getirecek, Geri döndürülemez çevre faciasına yol açacak bir felakettir, Tüm Türkiye halkına, ilgili uzmanların kısa ve farklı konu başlıklı röportajlarını içeren tanıtım videolarıyla anlatılmalıdır. Kanal İstanbul, sadece İstanbul un değil tüm Türkiye’nin sorunudur, Ülkenin çok ciddi beka sorunudur. Toplum ne pahasına olursa olsun, yapımını engelleyecek, demokratik tepkiyi muazzam bir kararlılık ve bütünlük içinde göstermelidir
Belirli insanları zengin etmekten başka hiçbir işe yaramayacağı gibi zararı daha büyüktür.
Montreux Boğazlar Sözleşmesi sadece Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere sınırlı sayıda savaş gemisi geçirmesine izin veriyor. ABD ve İngiltere gibi ülkeler Rusya’yı büyük savaş gemileriyle ablukaya almak için böyle bir projeyi ortaya attı. Türk halkına bile sormadan zorla girişilen bu proje Türkiye ve Rusya’yı birbirine düşürecektir. Tüm Rus halkı bu projeyi kendilerine ulusal tehdit olarak görmektedir ve bu projeye tamamen karşıdır. Bölgede Türkiye’nin düşmana değil dosta ihtiyacı vardır. Kanal İstanbul emperyalizmdir, haksızlıktır, politik, sosyal ve çevresel bir katliamdır. Türkiye’nin topraklarının yok edilmesidir.
Kime inanalım? Kendinden emin, engellemelere karşı İstanbul’u yöneten, bilim adamlarına değer veren Ekrem Başkana mı;
Hatay’da barajları, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesini, Zonguldak Karaelmas Üniversitesini, İstanbul-Ankara Otoyolunu kim yaptı diyen, 15 sene önce evlerde fırın, buzdolabı, çamaşır makinası yoktu diyen Cumhurbaşkanına mı inanalım?
Kanalın, aynı şehir hastaneleri, köprüler, otoyollar gibi maliyetinin halkın sırtına on yıllar boyunca yük olacağını, tüm bunlardan da daha önemlisi doğaya, kültürel tabiata onarılamaz zararlar vereceğini düşünüyorum. Düşünmekle kalmıyor, bunu biliyor ve bu nedenle şimdiden HAYIR diyorum!
Temsil gücünüzü kullanın. Kanal İstanbul’u istemiyoruz!
Ekonominin bu gibi içi boş mega projelere değil, doğru yatırımlara ve tasarruflara ihtiyacı var.
Ekrem Bey’in bu konuda halkın sesi olması ve mücadelesi taktire şayan.. Syg,
İstanbul’u rantçıların eline bırakmayacağız, Kanal-manal istemiyoruz. Bu kadar.
Antalya’da oturuyorum, ancak araştırdığım, anladığım, öğrendiğim ve artık tamamen karşı olduğum bu Beton Kanal konusunda uzakta olmamın fark etmeyeceği derecede itiraz ve desteğimi arz ediyorum. Yaptırmayacağız.
İstanbul’da yaşayan bir birey olarak kanal İstanbul’u istemiyorum. Çevreye vereceği zarar kısmını geçtim, ayrı bir nüfus yoğunluğu, yapılacak onlarca köprüden vatandaştan alınacak para, etrafında inşaat firmalarına peşkeş çekilecek arsalar… Kanal İstanbul değil adeta rant İstanbul
Vatanseverlik vatanı korumaktan geçer üç beş kişi zengin olacak diye İstanbul’u heba etmelerini istemiyoruz olası depremi tetikleyecek, tarım alanlarına daha çok ihtiyacımız varken yok edilmesine karşıyız müsilaj sorununu daha çok arttırır bu durum ülkenin buna ihtiyacı yok sonumuz olur resmen cinayettir.
Her geçen gün kuraklık tehlikesi artıyor, Kanal (Beton) İstanbul projesi de bu tehlikeye ortak olacaktır. Bu sebepten dolayı beton projesini desteklemiyorum.
Denizi musilaj ağlayan İstanbul’u öldürecek katliam projesi yerine yıllardır taş üstüne taş koymadıkları şehirlerde hizmet görmek istiyoruz. Türkiye’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığının farkına varılıp başka şehirlere özellikle İstanbul’a göç veren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine istihdam sağlayacak projelere bu bütçenin(madem imkan var) harcanması gerektiğini düşünüyorum.
Arkadaşlar Kanal İstanbul’un resmi sayfasındaki ÇED raporunda musilaj kelimesi geçmiyor. Musilajla ilgili en ufak bir inceleme, araştırma yapılmamış. Akıllarına bile gelmemiş.
Yeter artık, yeter. Bıktık betonlarından da, çılgınlıklarından da, paraya doymaz gözlerinden de! Son kalan doğa parçasını bari bırakın. İstanbul nefes alsın! İstanbul’a ihanet etmekten bıkmadınız mı? İhanet eden siz, aldanan siz, kandırılan siz; ama hala bildiğini okuyan da siz. Bari şimdi muhalefetin sözünü dinleyin. Vaz geçin kanal saçmalığından!
İstanbul’a ihanet etmenin de bir sınırı olmalı. Bu kanal yapılmamalı.
Hiçbir şekilde mantıklı bir proje değildir, Zaten betonlar içinde, karmaşad,a kalabalıkta yaşamaya çalışıyoruz. İstanbul’da az kalan doğayı daha da azaltacak. Kesinlikle karşıyım. Başka bir çözüm bulunulabilir gemi trafiği için.
Doğal yaşama zarar verilmesini istemiyorum. Beton Kanal yapılsın istemiyorum. Bu ülke birkaç kişinin arazisi değildir. Ben vatandaşım ve projenin bir an önce iptal edilmesini istiyorum.
Kanal İstanbul, 21. yüzyılda insanın doyumsuzluğunun ve israfının boyutunun en büyük örneği olabilecek bir projedir. Ayrıca tamamen gerçeklikten uzak bir hayal gücüyle planlandığını düşünüyorum. Lütfen sözünüzü tutun ve iktidara geldiğinizde ödemeleri yapmayın ve yapım sürecini durdurun.
İstanbullu değilim ama bu kanal kesinlikle felakettir. Bu kanalın yapılmaması lazım. Elimizden ne geliyorsa yapalım. Gerekirse imza toplayalım. Lütfen.
Gemilerin Boğazdan geçmeyip Kanal İstanbul’dan geçme garantisi yok ise, bütün bu para boşa gitmiş olmaz mı? Gemi kazalarından dolayı 40 yıl da kendi masrafını karşılayacak bir kanal için böyle bir risk almak doğru mudur?
Merhaba, ben Yusuf Barakat. Filistinliyim. 19 yasındayım. Üç yıldır İstanbuldayım. Liseyi bile Beylikdüzü’de bitirdim. Ben bugün Kanal İstanbul’la ilgili yazacağım. Kanal İstanbul benim için büyük bir ihanettir. İstanbul, tarihin mirasıdır. Biz bu şehre zarar vermelerine izin vermeyiz. Hani onlar dindardır ya, ben onlara da söylüyorum: Kanal İstanbul’u desteklersek Allah bize hasap soracaktır: “neden sustunuz” diye. Bu projeyi yaptırmayacağız. Ben kendi adıma ve Filistinliler adına bu projeye karşı olduğumuzu, gerekirse meydana inanıp bu projeyi yakından karış çıktığımızı bütün dünyaya anlatırız. Ben zaten sayın Ekrem başkanımızdan bir randevu talebinde bulundum. Kendilerine bu projeyi kınadığımızı yakından iletmek için. Ama maalesef randevu verilmedi. Size bu mesajı emanet ediyorum. Başkanımıza iletin: biz bu projenin insanlığa karşı olduğunu düşünüyoruz. Size mutlaka destek veriyoruz. Lütfen başkanımıza iletin: ben ve bütün Filistinliler sizin yanındayız. Saygılarımla.
Çeyrek asırdan fazla bir süredir doğma-büyüme Kadıköylü bir birey olarak, İstanbul’un envai çeşit “kronikleşmiş sıkıntılarından”: deprem, aşırı yağışlara bağlı olarak yaşan sel hadiseleri, hava-çevre-gürültü kirliliği, kentsel dönüşüm, çarpık kentleşme, fakirlik-yoksulluk, geçinemeyen insanların intihar etmesi, her türlü gıda ürünlerini ‘anormal fiyatlara almamız = enflasyon-faiz belası’ gibi İstanbul’da yaşayan insanların yaşam(lar)ını alt/üst eden problemleri hallettik de.. bir bu mu kaldı geriye?!
“Boş işlerle uğraşmaktan asıl meselelere gelemeyen ülkenin adı oldu Türkiye.” Kim(ler)e fayda sağlayacağı meçhul olan bu projeye karşı, sonuna kadar hayır demek ve karşısında durmak zorundayız.. (ileride bu şehirde yaşayacak = gençlerden ve çocuklardan beddua almamak adına…)
Kanal’ın yapılmasını toplumun bir bireyi olarak istemiyorum.
Hiçbir mega proje bir inat uğruna ve devletin ekonomisini yoketme ihtimali olan bir proje halk onayına sunulmadan yapılamaz. Neden halk oyuna gidilmiyor? Bu projenin halk onayına sunulmadan yapılması mümkün değildir. Proje maliyeti açıklanan maliyetin üzerindedir. Bu maliyet, açıklanan tutar olsa bile, çok büyüktür. Oylamada halk onayının %50+1’i olmadığı sürece yapılmasının önüne geçilemez bir ekonomik yıkıma sebep olması durumunda istenmeyecek sonuçlara sebep olacaktır.
Bırakın bu yükümlülük milletin oylarına göre karar verilmesi gerektiğini inatla yapmak isteyenlere iletiyorum.
Kırıkkale’de, Kırşehir’de, Kahramanmaraş’ta veya Hakkari’de yaşayıp hayatı boyunca hiç deniz görememiş, kendi şehrinin dışına bile çıkamamış milyonlarca yurttaşımız var. Sen pamuk tarlasındaki çocuklara, konfeksiyonlardaki genç kızlara önce deniz kokusunu, yaşamak sevincini, vapurda çayla yenilen simidi ve umutlu yarınları anlat. Bu ülkenin çocukları da kentleri de yetim değildir. Katarlıların tekelinde hiç değildir!
İstanbul’da deprem beklentisi varken, yıkılacak hasarlı siteler ve onlara bakım iyileştirme yapılacak bir finans kaynağı için harcamak varken, bu projeye bu kadar kaynak ayrılması mantıksız bir hareket. Bizler betonlaşmadan bıktık artık. Marmara tehlike altındayken, müsilaj ve deprem gerçeği varken, milyon dolarlarını milletin hasarlı evlerini iyileştirmeye harcamalılar. Tarım alanlarını yok etmeye, betonlaşmaya ‘hayır’ diyorum!
Müşteri garantili yapılan köprüler, otoyollar müteahhitlere para aktarma projeleri, bunları biliyoruz. Kanal İstanbul da bu projelerin katmerlisi. Devlet bu projelere (müteahhitlere) para aktarmak yerine, pandemi dönemi boyunca binlerce esnafa destek verebilirdi. Anca kredi verebildi. Çevre tarafını hiç konuşmayalım bence…
İstanbul’un, deprem gibi tehlikeli bir gerçeğiyle baş etmek dururken, insan eliyle gerçekleşecek bu doğa katliamına lütfen ama lütfen son verin. Siyasi gayelerin çok üzerinde bir konu bu. Lütfen bundan vazgeçin…
İzmirli biri olarak geçen sene İstanbul’a gittim ve cidden çok kalabalıktı bir de Kanal İstanbul yapılırsa ne olacağını düşünemiyorum.
Kanal İstanbul, İstanbul’a ve İstanbullulara yapılan bir cinayetin başlangıç provasıdır. Önceliği deprem ve müsilaj olan İstanbul için en çılgın proje, temizlik ve kentin yeniden yapılandırılmasıdır. Ben bir yurttaş olarak, Kanal İstanbul’a karşıyım.
Ekonomik ve ekolojik dengeyi bozacak bir yapıya hayır!
Eğer yapılacak herhangi bir tesis bizim içme sularımıza zarar verecekse, başka herhangi bir şeyi tartışmak gereksiz. Liyakat sahibi bilim insanlarına inancım gereği, boşuna kürek çekilmesin. Paralarımız başkalarına dağıtılmasın. Zaten borçlanmışız gırtlağa kadar. Yeter! Giderayak kendinize saygı gösterip vazgeçin bari. Yapılacak o kadar iş varken hala… Zamanımız tükeniyor.
İnatla yapılan bu kanal amaçsızdır. Doğanın dengelerini bozacaktır. Zaten taş ve maden ocakları, göl ve akarsuların aşırı kirlenmesiyle çevre yeteri kadar bozulmuştur.
Bir jeoloji mühendisi olarak, bazı kişiler sadece ‘depremden etkilenmeyecek’ olarak söz alıyor. Ancak bilmiyorlar ki bu kanalın sadece deprem üzerinde konuşulmaması gerekmektedir. Evet, kanal depremi etkilemeyecek ama etrafına yapılacak olan şehirde binlerce insan yaşayacak, çevre yok edilecek, barajlar yok edilecek. Kimse bunları konuşmuyor. Ya Kanal Ya İstanbul. Pes etmeyin. Saygılarımla
Bu projeye karşıyım, çünkü doğal hayatın dengesini iyice bozacak. Yapılan yolları kullanamadığımız gibi bunu da kullanamayacağımız aşikâr.
Mevcut kaynakları beklenen deprem hazırlıklarına kullanmak yerine, boğazlardaki mutlak hakimiyetimizi muhtemel bir keyfiliğe dönüştürecek bir projeyi istemiyorum. Birilerine verilmiş sözler mi var, merak ediyorum?
Süveyş kanalı , gemilerin G. Afrika’yı dolaşmasına mani oluyor… Panama kanalı ise yine gemilerin G. Amerika’yı dolaşmalarına mani olup deniz yolunu muazzam kısaltıyor ve zamandan günlerce tasarruf sağlatıyor işletmecilere……Talan/Kanal İstanbul ise Boğaziçi’mize paralel yapılmak isteniyor ve kısalan yol da olmadığı gibi, beton zeminde oluşabilecek herhangi bir kazada , beton kanalın dibi de beton olduğu için , gemilerin atacağı demir ile dahi durdurulması mümkün olmayan devasa gemiler , sağa sola savrulur ve dar kanaldan dolayı kaçış , manevra imkanları da olmadığı için illa ki telafisi mümkün olmayan kazalara da kesinlikle ve kesinlikle sebep olacaktır…Ayrıca , Karadeniz’den gelecek su akıntısının müsülajı temizlemeyeceği gibi, asırlardır zaten Karadeniz’den Marmara’ya akan su akıntısı , müsilajı temizleseydi şimdiye kadar temizlerdi. Başkaca bir felaket ise , Tuna nehrinden gelecek olan pislikler de , Talan/Kanal İstanbul’un Karadeniz agzı huni oluşturduğu için buradaki atıkları da ,Marmara’ya akan suyun da girdabı ile ,bir vantuz misali Marmara’ya taşıyacak ve Marmara hakikaten TAM bitecektir. Bu RANT projesi İstanbul’a İHANET ettikleri 2 ci İHANET projeleri olacaktır ki, kesinlikle durdurulmalıdır. İSTANBUL’a İHANET ETTİK diyenler, bu ihaneti hiç bir zaman geri kazanamayacakları gibi, bu rezil RANT kafasındakiler de, GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA, BAKA ÇOĞUNLUK HUKUK ÇETESİ OLARAK geri dönülemez bir maceraya bu sefer , geri hiç dönülemez çok daha vahşi bir başka felaket yaratıyorlar GÜZEL İSTANBUL’UMUZA bence….132 dönümlük KÜÇÜKYALI KARAYOLLARI ARAZİSİNDE, İTİRAZLARIMIZA RAĞMEN YARATTIKLARI rezil bir şehir cinayeti MİSALİ…Boğaz ‘ın en dar yeri 675 mt , Talan/Kanalın taban genişliği 200 mt ve herhangi bir faciada gemilerin kaçış imkanları da olmadığı gibi , herhangi bir beton yırtığında bu kanalın da tamir etmek imkanının hiç olmadığını düşünüyorum. Yapılan yol, havalimanı vs. %70 yanılmalı fizibilitelerinde sarmal borçlandırılma rezaletlerini çocuklarımız senelerdir yaşayacaklar maalesef.. Tüm İstanbul halkının katılımı ile REFERANDUM yapalım lütfen. Tecrübeli bir teknik eleman, bir mimar olarak bu soygun ve teknik rezaletinin önlenmesini diliyorum, bedava geçiş imkanı olan 675 mt genişliği ve en az derinliği de 38 mt olan , yüksek manevra kabiliyetine imkan veren, bir kaza anında römorkörlerle müdahale imkanı da olan gemilerin bedava BOĞAZ’dan geçmeyerek, paralı ve ÇOK RİSKLİ bir kanaldan geçecek aptal kaptanları da nereden bulacaksınız ayrıca.. Allah bu rantçıların belasını verecek inşallah.. Sevgilerimle.
İki kıtanın birleştiği dünyadaki tek kent İstanbul. Bu coğrafyayı değiştirmek kötülük ve saygısızlıktır. Hafriyat fantezisi.
Eğitime harcanması gereken vergilerin doğa talanına harcanmasını istemiyorum.
Marmara’nın ve İstanbul’un sanayi, insan, araç yoğunluğunun azaltılması gerekirken Kanal projesi bu yükü daha da arttıracak. Marmara denizi kirlilikten alarm veriyor. Kuraklık ve susuzluk gelecekte en büyük problem. Araç çokluğu trafik ve stres sebebi. Nüfus yoğunluğu bazı yerlerde insanca yaşama hakkını elimizden allıyor. Bina stoku ve depreme dayanıksızlık faciaya davet çıkarmış durumda. Marmara’nın bereketli ve sulak toprakları ya otoyol ya yazlık site ya da sanayi kuruluşu oldu. Daha neyin kanalını yapıyorlar anlayamıyorum.
Bu ranta hayır diyorum tabi ki. Resmen cinayet. Birilerin cepleri dolacak diye bu ihanet yapılmaz.
Bilimsel verileri yüzde yüz doğruluk payı ile teyit edilmemiş, yani bilim insanları kesinlikle emin değilken; hatta birçoğu olumsuz yan etkileri olabilir demişken, neyin inadı bu? Kimi neyle çatlatmak bu? Allah akıl fikir versin bu insanlara. İnşallah haksız çıkar, yanılırız; yoksa bizim için haklı çıkmak felaket demektir.
Doğa ve çevrecilik anlayışından yoksun ama bir o kadar rantçılık konusunda kendini yetiştirmiş olan bu zihniyetten iyi bir şey beklemek hayal. Bu hayale kapılanların silkelenerek kendine gelmesini ve tüm İstanbul severlerin, doğa severlerin, çevrecilerin el ele bu projeye karşı durmasını istiyorum.
Arsa arazi satın alan kişilere bakınca, sadece Katarlılar ve damat gibi hükümete yakın kimselerin zengin edilmeye çalışıldığı çok açık. Siz rant uğruna cebinizi doldurun diye biz daha çok vergi ödemeyeceğiz. Başkentten sevgiler. Elimizden geleni yapacağız kimsenin şüphesi olmasın. Unutmasın kimse, doğru tektir.
İzmirliyim. Doğaya zarar vermesinden dolayı, tarım alanlarını yok etmesinden, İstanbul’un nüfusu zaten kalabalık, 5 6 sene o çevrede yaşayan insanların ve canlıların yapım esnasında çekeceği sıkıntıdan dolayı yapılmasını istemiyorum.
Doğaya vereceği yıkıcı zararın yanı sıra, inanılmaz bir maliyetle inşa edilecek. Ülke insanının çok daha öncelikli ihtiyaçları varken neden daha yararlı alanlara yatırım yapılmasın?
İstanbul’da yaşamak yeterince bunaltıcı. Düzensizliği sindirirken böylesine berbat bir projeye bu kadar para (540 MİLYAR TL) harcayanın aklına şaşarım! Lütfen halkınızı düşünün, kanalı ve üstünden rant sağlayacak yandaşlarınızı değil…
İstanbul/Bağcılar da doğdum. Yıllardır betonarme binaların içinde yaşamaya çalışan bir vatandaş olarak, getireceği doğal ve kültürel yıkımın ardından kalabalık ve bir o kadar sıkıntılı süreçleri getireceği aşikar. Akıl ve mantığım bir olası deprem beklenirken bu kadar kaos yapı çalışmalarının bir felakete dönüşmesi muhtemel. Doğadan alırsan, doğaya zulüm edersen tüm gücüyle doğa senden mutlaka geri alır.. Kesinlikle istemiyorum.
Kanal İstanbul’un olası İstanbul Depremi ile ilgili sorun yaratacağını düşünüyorum. Oluşan ada neticesinde deprem sonrası İstanbul’un her tarafını hızlıca kontrol edebilmeyi engelleyecek altyapı, lojistik sorunlarına yol açacağını düşünüyorum.
Kanal İstanbul’un olası İstanbul Depremi ile ilgili sorun yaratacağını düşünüyorum. Oluşan ada neticesinde deprem sonrası İstanbul’un her tarafını hızlıca kontrol edebilmeyi engelleyecek altyapı, lojistik sorunlarına yol açacağını düşünüyorum.
Katar’a peşkeş çekmek, küçük bir azınlığa rant imkânı yaratmak için yapılmaya çalışılan bir projedir. Gerek çevresel, gerekse stratejik olarak İstanbul ve Türkiye’ye ihanettir. Deprem riski ortada iken, Türkiye’nin Avrupa ile bağlantısını sağlayan karayollarını köprülere mahkûm kılmak hem jeopolitik hem jeostratejik, hem de askeri strateji ve taktik anlamında tam bir deli saçmalığıdır
Ülkemizdeki ekonomik sıkıntıları ele almak yerine, birkaç rantçıya para kazandırmak için böyle bir projenin yapılmasına karşıyım. Ülkemizdeki tarım ve kültürel miras alanlarını azaltacak…
Betonlaşma çağına yeni bir boyut kazandıracak ve küresel bir felakete yol açabilecek bu emlak projesini tanımıyorum. Gereksiz maliyetin yanında fahiş oranda geçiş ücreti ve garanti ödemeleri yine bizlerden alınacak. Bu, İstanbul’dan daha büyük bir sorun. KABUL ETMİYORUM.
Milli Sporcuyum. İstanbul’u güzelleştirecek ve daha sağlıklı yapacak yeşilliklere ihtiyacımız var. Spor yapma alanları… Biraz açık havada sağlıklı spor yapalım. Halkın sağlıklı olması gerek, temiz hava alması gerek. Nedir bu Kanal (Beton) İstanbul? HAYIR, İSTEMİYORUZ! Yeşillikler, ormanlar, koşacak yerler istiyoruz!!!
İstanbul, iktidarın veya herhangi halktan bir kesimin değildir. TC adı altında yaşayan herkesin ortak alanıdır ve buna sadece ortaklaşa, halka seçenek sunarak temel atmak daha doğru olur. Ben zaten boğaz olan bir şehre, bir boğaz daha istemiyorum.
Bu bir ihanet projesidir. Ancak gündem değiştirmek için ortaya atılıyor. Bunun üzerinde durmamak lazım. Muhalefet olarak “buyurun yapın” deseniz yapacak imkan var mı? Para nerede? Kim para verecek? 60 milyar ekside rezerv var. Onaylanırsa IMF’den 6.5 milyar gelecek. Bunun bile rezerve faydası yok. Bence zamanınızı bu boş işlerle harcamayın. Emekli bir mühendis olarak garanti veriyorum. Bu alacak firmaların hepsini tanıyorum. Gerekirse ücretsiz danışmanlık yaparım. Bırakın İngiliz kanunlarını, alacak talep etmelerini, üste verin kaçarlar.
Hayatımın geri kalanı için, bu topraklarda can bulacak herkes için Beton Kanal’ı istemiyorum. Vatandaş olarak İstanbul’un en temel sorunlarının çözülmesi gerektiğine inanıyorum. Biz buradayız. Hepimiz 1 kişi karşısında çok daha güçlüyüz.
İstanbul’da fazla tarım yapılacak, yeşil bir alan kalmadı zaten. Eğer bu alanı da böylesi gereksiz bir şey için harcayabiliyorlarsa… Gerçekten üzülüyorum.
Bu Beton Kanal, “Biz İstanbul’a ihanet ettik” diyenlerin projesidir. Ve ihanet etmeye devam etmektedir. İstanbul’da yaşayan bir yurttaş olarak, nefesimizin kesilmesini istemiyorum. Hak-Hukuk-Adalet yolunda direnmeye devam edeceğiz.
İstanbul’a ihanet etmenin de bir sınırı olmalı. Bu kanal yapılmamalı.
Beton Kanal’a ben de hayır diyorum. Türkiye, İstanbul’dan ibaret değil. Madem o kanalı yapacak kadar bütçemiz var, o zaman Doğu’ya yatırım yapsınlar. Bir İstanbullu ve aslen Trakyalı olarak, bu projenin açılmamak üzere kapatılmasını diliyorum. Bizlere, çocuklarımıza bu ihaneti yapmalarına fırsat vermeyin.
Prof. Dr. Ünal Akkemik
Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu
Prof. Dr. Hatice Kurtuluş
Ziya Elmas
Sevgi İlhanlı
Yıldıray Doğan
Ahmet Kılıçarslan
Hüseyin Avni Artukal
Süleyman Melemşe
Ahmet Nedimarul
Ayşegül Kansak
Mustafa Doru
Ali Evgiloğlu
İsmail Fırat Aykut
Enver Altınbaş
Engin Akman
Gülser Akgüç
Muammer Nas
Volkan Tercanlı
Süleyman Aksoy
Pelin Yurdakul
Gülnur Atasoy
Fazilet Kendirci
Prof. Dr. Haluk Levent
Dr. Kevser Ertürk
Cemil Tunka
Nazan Aksöz
Mürüvet Tuba Metinkal
Zehra Dalmaz
Ahmet Salman
Nilüfer Tezel Çelikel
Faik Akçay
Sibel Bölay
Hürmüz İnceli
Sadık Kılıç
Burcu Keleş
Mahmut Aytaç
Cafer Yıldız
Asuman Yarkın Yeşilırmak
Kaan Vardarlı
Cafer Çetin
Figen Küçüksezer
Kerem Buğdaycıoğlu
Türker Ertürk
Cemal Gökçe
Gökhan Zeybek
Yılmaz Türk